T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
ANKARA / YENİMAHALLE - Şentepe Şehit Volkan Canöz Anadolu Lisesi

Çatışma Çözme

çatışma

çatışma

 

ÇATIŞMA ÇÖZME TEKNİKLERİ VE İLETİŞİM 

 

Çocuk, gerek aile gerekse toplum içersinde sürekli iletişim ve etkileşim içersinde hayatına yön verir. İlişkilerini duygu, düşünce, davranış düzeyinde yaşayarak çevresine yansıtır. Ebeveynleri çocuklarını nasıl algılıyor, tutumlarını nasıl tanımlıyorsa ona uygun tepkiler verirler. Toplumsal yaşamda, çocuktan çocuğa şiddet görüntülerinin yanı sıra çocuktan öğretmenine ya da yetişkine doğru şiddet tutumları gözlemlemekteyiz. Bu görüntülere gelecek nesiller ve toplumumuz adına endişe verici manzaralardır. Çocuğun şiddet tutumu ruh sağlığında sorundur. Çocuğun rol modeli ebeveynlerinin şiddet içersindeki davranış kalıplarını gözlemleyerek içselleştirmesi ve taklit yoluyla öğrenmesiyle çocuk şiddet davranışları ortaya koyar.

Aile içi ilişkilerde ihmal, istismar ve şiddet içersinde yetiştirilen çocuk psikososyal gelişim evrelerinde duygusal, sosyal, kişilik gelişimi açısından uyum ve davranış sorunları gösterir. Çocuk ergenlik sürecinde akran grubu içersinde iletişim güçlükleri çeker, ebeveynlerinden modelleme ile edindiği şiddet davranışlarını arkadaşlarına gösterme eğilimindedir.

Günlük yaşamımızda, çocuğumuzun bir sorunu karşısında, her şeyin iyi gideceğini söylemek, akıl vermek, dinlememek, eleştirmek, suçlamak iletişim engeli olduğunu öğrendiğimizde çoğumuz şaşırıyoruz. Bu yaklaşımlar çocuğumuza hiç yardımcı olmadığı gibi onun sorununu çözmede bir engel oluşturuyor sorunu ortaya koymasını ya da açıklamasını engelliyor.

Çocuk duygularının kabul edilmediğini, değersiz olduğunu, anlaşılmadığını düşünerek kendini olumlu tutumlarla ifade edemeyen çocuk şiddet tutumları ile ailesinin ilgisini çekmeyi iletişim yöntemi olarak benimsiyor.

Çocukların şiddet tutumlarının değiştirilmesinde sorun, çatışma karşısında çözümleyici yaklaşımlarının eğitilmesi ve kriz yönetim becerilerinin geliştirilmesinin önemi ortadadır. Ancak sorunu ya da çatışmayı çözen çocuk şiddet davranışlarından kaçınabilir.

Her şeyden önce çatışmanın çözümlenmesinde, sorunu anlamak ya da analiz edebilmek çözümün kaynağını da oluşturur. Karşılıklı açık iletişim içersinde, birbirimize güven duyarak, zihinsel şemalarımız, yargılarımızdan bağımsız olarak sorunun sebeplerini anlama çabası içersinde olmalıyız.

İlişkilerde ortaya çıkan bir sorunun değerlendirilmesinde, sorunun kökenleri, nedenleri araştırmalıdır. Aşağıdaki soruları sorarak

a) Çatışmaya neden olan sorunun ortaya çıkış sebebi nedir?

b) Çatışma nasıl bir gelişim göstermiş, kimler çatışmaya yol açmıştır

c) Sorunu sürekli kılan faktörler nelerdir?

d) Soruna odaklanmak yerine çözüme odaklanarak, sorunun çözümü için izlenecek yollar ne olmalıdır?

e) Sorunu kişilerin kendi aralarında çözebilirler mi?

f) Çözememeleri durumunda kimlerden yardım alabileceği hususunda

ayrıntılı değerlendirmeler yapılmalıdır.

Çatışma yapısı gereği her iki tarafa zarar vermektedir. Bireylerin duygusal, fiziksel örselenmesine yol açmaktadır. Öncelikle çatışmaya yol açan tutumlardan kaçınabilmektir ancak çatışma ortaya çıkmışsa çözüme odaklanarak yaklaşım geliştirebilmeliyiz. Bu yaklaşımların sorun çözme kadar uzlaşma becerileri göstererek çatışmayı çözümlemektir

1.Çocuğunuzun sorunlarına duyarlılık ilgi göstererek iletişim sürecine katabilmek.

2. Dinlemek ve anlamak için zaman ayırın, bedensel duruşun seviyesini çocuğa göre belirleyin.

3. İletişim engelleri akıl vermek, yorumlamak, eleştirmek, suçlamaktan kaçının.

4. Kendi düşüncelerinize değil çocuğun duygu ve düşüncelerine odaklanın, Onu dinleyerek değer verdiğinizi, kabul ettiğinizi gösterin.

5. Çocuğun seviyesinde kelimeler kullanarak, duygularını yansıtın, aynası olun.

6. Sürekli çocuğa söz vererek, kendisini anlaşılmış hissetmesini sağlayın.

7. Dinleme becerileri geliştirme yönünde eğitim alabilmek.

 Aile ve toplum ilişkilerinde soğukkanlı, demokratik iletişim içersinde

 “ farklılıklarımızın farkında olarak” birbirlerimizi anlamalıyız. Uzlaşma ve sorun çözme yeteneklerimizi geliştirerek ancak uyumlu, olumlu ve sağlıklı ilişkiler ortaya koyabiliriz. Dolayısıyla önyargılarımızla çalışmalı, yargılarımızı etkileyen, zihinsel şemalarımızı oluşturan ilişkilerimizi gözden geçirmeliyiz. Kendimize içgörü geliştirerek, düşüncelerimizi yeniden değişen çevre koşullarına uygun olarak inşa etmeliyiz.

 Çocuğun şiddet davranışlarından uzaklaşarak uyumlu, üreten bir değer olarak geleceğe hazırlanması “insanı merkeze, çocuğu odağa” alan bir aile ve toplum düzeninde gerçekleşebilir. Bu hayat düzeni ancak insan, aile ve toplum tasavvuru bir ülkede ortaya çıkabilir.

 

 

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 10.11.2015 - Güncelleme: 12.02.2024 13:39 - Görüntülenme: 4471
  Beğen | 1  kişi beğendi